<html><head><meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=UTF-8"></head> <body leftmargin="25" topmargin="20" font face="Verdana" size="2"><b><font face="Verdana" size="2">Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2020/1966 E.  ,  2023/12763 K.</font></b></ul><br> <b><font face="Verdana" size="2">"İçtihat Metni"</font></b><p align="justify"><font face="Verdana" size="2"> T.C.<br>D A N I Ş T A Y<br>BEŞİNCİ DAİRE<br>Esas No : 2020/1966<br>Karar No : 2023/12763<br> <br>Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ... <br>Vekili : Av. ... <br><br>Karşı Taraf (Davalı) : .. Bakanlığı/ANKARA<br>Vekili : Hukuk Müşaviri ...<br><br>İstemin Özeti : 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... gün ve E:..., K:... sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden düzelterek reddine ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. <br><br>Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Savunma hakkı tanınmadan tesis edilen kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, masumiyet karinesinin ve suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği, Devlete karşı sadakatsizliğinin olmadığı, içerik tespiti bulunmayan ByLock programının delil niteliğinin bulunmadığı, çocuğunu özel okula göndermesi örgüt üyeliğine ve dava konusu işleme gerekçesi olamayacağı iddia edilmektedir.<br><br>Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.<br><br>Danıştay Tetkik Hakimi : ...<br>Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. <br><br>TÜRK MİLLETİ ADINA<br>Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:<br>Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirine uymamaktadır.<br>Her ne kadar İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde davacının hapis cezası ile cezalandırıldığı belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davacının mahkumiyet kararı kesinleşmemiş olduğundan, yargılama süreci devam eden ceza davasının davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilmesinin masumiyet karinesi gereğince mümkün olmadığı, kaldı ki davacı hakkındaki mahkumiyet kararının Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile bozulduğu, bozma sonrası ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E ..., K ... sayılı kararı ile davacının üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 223/2-(e) maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, karara yönelik temyiz başvurusunda bulunulması üzerine temyiz incelemesinin devam ettiği görülmüştür. Bununla birlikte olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi uyarınca bir kamu görevlisi hakkında terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti olmasa da bu terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olması nedeniyle kamu görevinden çıkarılmasına yönelik olağanüstü idari tedbirin uygulanabilmesi karşısında, anılan kamu görevlisi hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan açılan ceza davasında beraat kararı verilmiş olmasının, ilgili hakkında anılan olağanüstü tedbirin hukuka uygunluğu yönünden yürütülen yargılama faaliyeti için bağlayıcı olmayacağı açıktır. <br><br>Bununla birlikte dava dosyasında yer alan davacı hakkındaki tespitler ile ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E:..., K ... sayılı kararında yer alan; "...tanık sıfatıyla beyanı alınan ...'nin 24.05.2017 tarihli ilk derece mahkemesindeki ifadesinde; "Sanık benim resmi nikahlı eşim olur. Ben öncelikle eşime söylememiştim, ben telefonuma ilk yüklediğimde benim telefonumda bu bylock iyi çalışmadı, açamadım, daha sonradan eşimin telefonuna indirmeyi denedim, onun haberi yoktu, bazen ben akşam nöbetlerde hastaneye giderken telefonumun şarjı yeterli olmayınca onun telefonunu alırdım, o akşamda onun telefonunu yanıma almıştım, onun telefonuna bylock'u ben yükledim, ben ilk göz altına alındığımda bu terör örgütü ile isminin beraber alınmasını yakıştıramadığım için bundan dolayı ilk başta inkar ettim, ancak daha sonradan eşim benim yüzümden sıkıntı yaşamasından dolayı ona da söyledim. Benim arkadaşlar haftalık oturduklarını söylemişlerdi, benim gittiğim sohbet toplantılarında ..., ..., ... ve ... vardı, ... ve ... beni sohbetlere çağırmıştı, daha sonradan ben bu toplantılara düzenli gidemeyeceğimi işlerimizin yoğun olduğunu söyledim, nöbetlerde çok yoğun olurdu, düzenli katılmadım, eşimde pek istemezdi, ancak katılmayınca toplantılara Bekir isminde biri sohbet imamlığı yapardı, o bylock diye bir program var dedi, yükle dedi, yükledim, bylock rehberimde yukarıda ismini söylediğim arkadaşlarım vardı, eşim sohbet toplantılarına hiç katılmazdı, eşimin telefonundaki bylock programında da bu kişilerle görüştüm, ayet hadis ve dini bilgileri bu programdan göndereceklerini söylemişlerdi, akşamları eve geldiğimde mesajları okur gerekirse cevap veririm diye düşünmüştüm." şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanık ...'nin Dairemizde gerçekleştirilen 08.12.2021 tarihli duruşmadaki ifadesinde; "Ben Kayseri'de özel hastanede ortopedi uzmanı olarak 2014 ile 2017 yılları arasında çalıştım, sonradan 2016 yılı ekim ayında boşandığım eşin ....'da kadın doğum uzmanı olup benim ile birlikte aynı tarihler arasında Kayseri Devlet Hastanesinde doktor olarak görev yapmaktaydı. Dosyanızın sanığı olan ...'de eşimde aynı hastanede kadın doğum uzmanı olarak görev yaptığı için aralarında bir arkadaşlık ilişkisi vardı. 2016 yılında gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminden önce Mayıs yada Haziran aylarında eşim Yasemin, ... ve eşinin Talas'da bulunan bağ evlerinde bir sohbet olacağı, bu sohbeti Fetö'ye müzahir Akansu Kolejinde öğretmenlik yapan bir kişinin gerçekleştireceği bizimde ailecek davetli olduğumuzu söyledi bende bu yapıyı bildiğim için kesinlikle katılmayacağımı söyledim. Eşim bana bu toplantıya gitmediğini söyledi ama gidip gitmediğini bilmiyorum. Bunun dışında ...'in ne gibi bir faaliyet gerçekleştirdiğine ilişkin bir bilgim söz konusu değildir. Ancak eski eşim aramızda geçimsizlik baş gösterdiği dönemlerde bana Fetullahçıların darbe yaptığında benim mallarıma el koyup koymayacağını sordu arkasından senin başına öyle işler getireceğiz ki ölümü arayacaksın şeklinde tehdit etti, darbe gecesi de aileme Malatya'ya gidiyorum deyip evden ayrılmış, sonrasında Malatya'ya gitmemiş İstanbul'a gitmek için uçak bileti almış ancak uçakların havalanmasına izin verilmediği için İstanbul'a gidememiş eve geri döndü, hava alanında bulunduğu süre içerisinde 6-7 kez ... ile telefonda görüşmüş, bunu da boşanma aşamasında telefon kayıtlarının incelenmesinden öğrendim, eski eşim ve ...'in bu söylemlerinden dolayı aklımda bu yapıyla ilgili bağlantılarının olduğuna yönelik, daha önceden darbe yapılacağını bildiklerine ilişkin şüpheler oldu, onuda mahkemeniz ile paylaşmak istedim. Yine 2016 yılı Mayıs ayı içerisinde, bağ evindeki sohbete çağrılmadan önce ... ve eşi M.G. ile bir aile ortamında sohbet ederken, çocuklarını yapıya müzahir Akansu kolejinden almalarını teklif ettim. Karı koca bana karşılık olarak bir değişim olacağını bu nedenle çocuklarını okuldan almayacaklarını söylediler" şeklinde beyanda bulunmuştur..." şeklindeki tanık ifadeleri dikkate alındığında, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunduğu sonucuna varılmıştır.<br>Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin eklenmesi suretiyle ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 03/10/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. <br><br></font></p></body></html>