<html><head><meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=UTF-8"></head> <body leftmargin="25" topmargin="20" font face="Verdana" size="2"><b><font face="Verdana" size="2">DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1958 E. , 2023/876 K.</font></b><ul><li style="font-family:Verdana;font-size:12;font-weight:bold"></li></ul><ul style="list-style-type: circle;font-family:Verdana;color:#104d96;font-size:12"></ul><br> <b><font face="Verdana" size="2">"İçtihat Metni"</font></b><p align="justify"><font face="Verdana" size="2"> T.C.<br>D A N I Ş T A Y<br>İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU <br>Esas No : 2022/1958<br>Karar No : 2023/876<br><br>TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): <br>1- … <br>VEKİLİ: Huk. Müş. …<br> <br>2- … Bakanlığı<br>VEKİLİ: Huk. Müş. …<br> <br>3- … Bakanlığı<br>VEKİLİ: Av. … <br><br>KARŞI TARAF (DAVACILAR): <br>1- … Derneği <br>2- … Derneği <br>VEKİLERİ: Av. …<br><br>İSTEMLERİN KONUSU: Danıştay Onuncu Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2016/14822, K:2021/5976 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.<br><br>YARGILAMA SÜRECİ:<br>Dava konusu istem: 06/12/2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yumurtalık Lagünü'nün "tabiatı koruma alanı" statüsünün kaldırılmasına ve yeni statüsünün "milli park" olarak belirlenmesine ilişkin 06/08/2008 tarih ve 2008/14355 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmiştir.<br>Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2016/14822, K:2021/5976 sayılı kararıyla; <br>Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/04/2016 tarih ve E:2014/2264, K:2016/1505 sayılı usule ilişkin bozma kararına uyularak,<br>2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 2. maddesi, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan haliyle 3. maddesi, 5. maddesi, 8. maddesi ve 10. maddesi ile anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Milli Parklar Yönetmeliğinin 19. maddesine yer verilerek,<br>Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, "tabiatı koruma alanı"nın, anılan Kanun kapsamında en üst düzeyde koruma sağlayan statü olup mutlak korunması gereken ve sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılan tabiat parçalarını kapsadığı, "milli park"ın ise turistik amaçlı bina ve tesislerin dahi yapımına izin verilebilecek alanlar için uygulanan bir statü olduğu, dolayısıyla dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının Yumurtalık Lagünü'nün koruma düzeyinin düşürülmesine yönelik olduğunda duraksama bulunmadığı,<br>Bununla birlikte 2873 sayılı Kanunun 2. maddesi incelendiğinde, her bir koruma statüsünün sadece tanımında yer alan özellikleri taşıyan tabiat parçaları için uygulanabileceği, buna paralel olarak korunduğu statüye has niteliklerini yitirmeyen tabiat parçalarının aynı statüde korunmaya devam edilmesinin zorunlu olduğu, başka bir ifadeyle anılan Kanun kapsamında herhangi bir statüde korunan tabiat parçasının, bu statüde korunmasını gerektiren niteliğini yitirmedikçe koruma statüsünün değiştirilemeyeceği (başka bir statüde korunamayacağı) sonucuna varıldığı, nitekim Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında "milli park karakterine sahip olduğu tespit edilen alanların" milli park olarak belirleneceğinin hükme bağlandığı, böylelikle milli park özelliği göstermeyen bir tabiat parçasının milli park olarak korunamayacağının kabul edildiği,<br>Bu bağlamda, uyuşmazlığın çözümü için, Bakanlar Kurulu Kararına konu Yumurtalık Lagünü'nün niteliğinde herhangi bir değişiklik meydana gelip gelmediğinin incelenmesi gerektiği,<br>Yukarıda da belirtildiği üzere Adana ili, Yumurtalık ilçesi sınırları içinde bulunan "Yumurtalık Lagünü"nün, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19/11/1993 tarih ve 1609 sayılı kararıyla “1. Derece Doğal Sit Alanı”, 31/03/1994 tarih ve 94/5451 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla da “Tabiatı Koruma Alanı” olarak belirlendiği, ülkemiz tarafından imzalanan ve 17/05/1994 tarih ve 21937 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi) kapsamında belirlenen “Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi”ne 09/02/2005 tarihinde dahil edildiği, dava konusu 06/08/2008 tarih ve 2008/14355 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla da koruma statüsünün tabiatı koruma alanından milli parka çevrildiği, <br>Dosyaya sunulan ve davalı idarelerden Tarım ve Orman Bakanlığınca görevlendirilen uzmanlar tarafından mahallinde ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler sonucu düzenlenen raporlar ile Yumurtalık Lagünleri Yönetim Planı 4. Yönlendirme Komitesi toplantı kararlarını içeren tutanağın incelenmesinden; Yumurtalık Lagünlerinin halen Ramsar Sözleşmesi kapsamında uluslararası öneme sahip (A sınıfı) sulak alan niteliğinde olduğu, kuşların göç yolları üzerinde bulunmakla uluslararası öneme sahip kuş alanı olduğu, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin taşıdığı alüvyonların birikmesi sonucu oluşan delta ortamına ve tatlı-tuzlu su karışımına sahip olması nedeniyle mutlak korunması gereken bitki ve hayvan (yaban hayatı) çeşitliliğini barındırdığı, aynı zamanda jeolojik ve jeomorfolojik açıdan ender bulunan nitelik arz ettiği, bununla birlikte tabiatı koruma alanının bilim ve eğitim amacı dışında kullanılması yasak olmasına rağmen söz konusu alanda yer alan ve 12 yıldır kamulaştırılamayan özel mülkiyete konu arazilerde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde bulunulduğu, lagünün dalyan balıkçılığı, piknik ve plaj amaçlarıyla kullanıldığı, alanın bu statüdeyken mevzuata uygun olarak korunması için söz konusu faaliyetlerin yasaklanması gerektiği, bunun ise yöre halkının geçim kaynaklarının engellenmesi anlamına geleceğinden sosyal ve ekonomik sorunlara yol açacağı, bu nedenle Yumurtalık Lagünü’nün tabiatı koruma alanı niteliği devam etse dahi alanda yürütülen faaliyetlere izin verilebilmesi için alanın koruma statüsünün milli park olarak değiştirilmesi gerektiği hususlarına yer verildiği, aynı gerekçelerin davalı idarelerin savunmalarında da aynen yer aldığı,<br>Buna göre davaya konu Yumurtalık Lagünü'nün tabiatı koruma alanı niteliğini yitirdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmaması, aksine Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından mahallinde uzmanlara yaptırılan incelemelerde, alanın söz konusu niteliğini koruduğunun belirtilmesi karşısında, lagünün aynı statüde korunması ve korumaya yönelik önlemlerin alınması, kamulaştırma işlemlerinin yapılması yasal bir zorunluluk iken bu husus gözetilmeksizin salt yöre halkının uyuşmazlık konusu alandaki ekonomik faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için tesis olunan dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında sebep ve amaç yönleriyle hukuka uyarlık bulunmadığı,<br>Öte yandan, Ramsar Sözleşmesi uyarınca sözleşmeyi imzalayan her Devlet tarafından, ülke toprakları içindeki sulak alanların “Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi”ne eklenmesi, listeye dahil edilen bu alanların giderek artan şekilde kaybına sebep olacak hareketlerin şimdi ve gelecekte durdurulması, bu alanların korunmasının geliştirilmesi, ayrıca listeye dahil edilmemiş olsa dahi sulak alanlarda, koruma alanları oluşturularak gerekli tedbirlerin alınması taahhüt edilmekte olup anılan listeye ekli sulak alanlardan birisi olan davaya konu Yumurtalık Lagünü’nün tahribata uğramasına yol açabilecek davaya konu kararda söz konusu uluslararası sözleşmeye de uyarlık bulunmadığı,<br>Bu durumda, Yumurtalık Lagünü'nün koruma statüsünün değiştirilmesini gerektiren şartlar oluşmadığından, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı, gerekçesiyle Kararın iptaline karar verilmiştir.<br> <br>TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idareler tarafından, usul yönünden; dava konusu işlem ile alakalı olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının herhangi bir yetkisi, görevi ve sorumluluğunun bulunmadığı, milli parkların statülerinin değiştirilmesi veya bu statülerin ilan edilmesi gibi görevlerin anılan Bakanlığın görevleri arasında yer almadığı, dolayısıyla bu Bakanlık yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, hak arama hürriyetinin kişilerin dava açmaya zorlanamayacağı ilkesini de kapsadığı, bir kimsenin davasından feragat edebilmesinin anayasal ve kanuni hakkı olduğu, dolayısıyla feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, esas yönünden; Ramsar Sözleşmesi'nde ifade olunan tabiatı koruma alanları kavramını 2873 sayılı Kanundaki tabiatı koruma alanı statüsüyle sınırlamanın mümkün olmadığı, milli parkın da bu kapsamda yer aldığı, Yumurtalık Lagünü Milli Parkının Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki en önemli sulak alan ekosistemlerinden biri olduğu, ancak alan sınırları dahilinde zirai faaliyetler, büyük ve küçükbaş hayvancılık ile kuzuluk adı verilen geleneksel usulle dalyan balıkçılığı ve kontrolsüz plaj faaliyetlerinin sürdürüldüğü, alandaki önemli kaynak değerleri arasında yer alan Halep Çamının yayılış gösterdiği bölgede yapılan rekreasyonel faaliyetlerin bu tür üzerinde baskı oluşturduğu ve geleceğini tehdit ettiği, tabiatı koruma alanı statüsüne rağmen alanda düzensiz, kuralsız ve mevzuata aykırı şekilde sürdürülen usulsüz faaliyetlerin ciddi bir yönetim zafiyetine neden olduğu, bahsi geçen faaliyetlerin Milli Parklar Kanunu ve Yönetmeliği ile çeliştiği, alanda bahsi geçen faaliyetlere izin verilmemesi durumunda ise idare ile yörede yaşayan halk arasında ciddi problemlerin söz konusu olabileceği, yürütülen yasa dışı faaliyetlerin yasaklanması durumunda halkın gelir kaynaklarının kısıtlanacağı, bu durumun kargaşaya ve sosyal problemlere neden olacağı, bu itibarla dava konusu Bakanlar Kurulu kararının yasadışı ve kuralsız kullanımları disiplin altına alması ve fiili kullanımları planlı bir şekilde kontrol altına alması sebebiyle Ramsar Sözleşmenin amaçlarına hizmet ettiği, ayrıca alanın milli park ilan edilmesiyle sulak alan vasfının değişmediği ve Ramsar listesinden çıkarılmadığı, uyuşmazlık konusu alanda Kanun gereği uzun devreli gelişme planının yapılacağı, bu plan kapsamında hassas alanların mutlak koruma alanı olarak belirleneceği ve korunmasının sağlanacağı, iddiaların aksine yeni statüyle etkin ve verimli bir koruma sağlanamayacağı görüşünün de yerinde olmadığı, dolayısıyla dava konusu işlemin gerek ulusal gerekse de uluslararası mevzuata uygun olduğu, yargı mercilerince idari işlemler üzerinde yerindelik denetimi yapılamayacağı halde temyize konu kararda hukukilik denetiminden uzaklaşılarak yerindelik denetimi yapıldığı, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.<br><br>KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Davacı Dernekler tarafından, savunma verilmemiştir.<br><br>DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile temyize konu Daire kararının onanmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.<br><br>TÜRK MİLLETİ ADINA<br>Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:<br><br>HUKUKİ DEĞERLENDİRME:<br>Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;<br>"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,<br>b) Hukuka aykırı karar verilmesi,<br>c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.<br>Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.<br><br>KARAR SONUCU:<br>Açıklanan nedenlerle;<br>1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,<br>2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2016/14822, K:2021/5976 sayılı kararının ONANMASINA, <br>3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.</font></p></body></html>