<html><head><meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=UTF-8"></head> <body leftmargin="25" topmargin="20" font face="Verdana" size="2"><b><font face="Verdana" size="2">DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/396 E.  ,  2024/2 K.</font></b><ul><li style="font-family:Verdana;font-size:12;font-weight:bold"></li></ul><ul style="list-style-type: circle;font-family:Verdana;color:#104d96;font-size:12"></ul><br> <b><font face="Verdana" size="2">"İçtihat Metni"</font></b><p align="justify"><font face="Verdana" size="2"> T.C.<br> D A N I Ş T A Y<br>VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU<br>Esas No : 2022/396<br>Karar No : 2024/2<br><br>TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …<br> (…Vergi Dairesi Müdürlüğü)<br>VEKİLİ : Av. …<br><br>KARŞI TARAF (DAVACI) : …<br><br>İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.<br><br>YARGILAMA SÜRECİ :<br> Dava konusu istem: Davacı adına, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edinilen bağımsız bölümlerin satışından elde edilen ticari kazancın kayıt ve beyan dışı bırakıldığından bahisle takdir komisyonu kararları uyarınca re'sen tarh edilen 2009 yılına ait gelir vergisi, aynı yılın tüm dönemlerine ait geçici vergiler ile aynı yılın Mart ilâ Ağustos, Ekim, Kasım, Aralık dönemlerine ait katma değer vergileri ve vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması ve mükellefiyet tesis edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. <br>…Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı:<br>Davacının maliki olduğu arsasını, 2006 yılında imzalanan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhide vermesi sonucu kendisine kalan bağımsız bölümlerden bir kısmını 2009 yılında sattığı, bu faaliyet dolayısıyla elde ettiği kazancın ticari kazanç olduğu ve söz konusu ticari kazancı beyan etmediğinden bahisle adına cezalı tarhiyat yapıldığı anlaşılmaktadır.<br> Davacı tarafından satılan taşınmazların kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine kalan taşınmazlar olduğu, ayrıca davalı idarece davacının başka taşınmaz satışlarının olduğuna ilişkin dosyaya sunulmuş herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı görüldüğünden, davacı hakkında mükellefiyet tesis edilmesinde ve davacının elde ettiği gelirin ticari kazanç olarak kabul edilmesi suretiyle yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.<br>Mahkeme bu gerekçeyle davanın kabulüne karar vermiştir.<br> Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 16/02/2021 tarih ve E:2016/20069, K:2021/1033 sayılı kararı:<br>Dava dosyası, Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2018/4119 sayılı dosyası ile birlikte incelendiğinde, davacının kardeşi ile birlikte 1/2 hisseli şekilde 2005 yılında aldığı arsanın 16/03/2016 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verilmesi neticesinde davacıya teslim edilen dairelerden 2009 yılında on iki, 2010 ve 2011 yıllarında onar, 2012 yılında on bir ve 2013 yılında bir adetinin satıldığı anlaşılmaktadır. Bunların dışında davacının 2010 yılında bir adet taşınmaz satışı, 2012 yılında ise (2006 yılında miras yolu ile elde ettiği bir taşınmaza ilişkin) iki adet satış daha yaptığı tespit edilmiştir. <br>Olayda, davacı tarafından miras yoluyla elde edilen taşınmazın 2012 yılında satılmasının ticari organizasyon dahilinde ve ticari kazanç elde etme gayesiyle değil, miras yoluyla intikal eden taşınmazın değerlendirilmesi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, davacı tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edinilmiş olan gayrimenkullerin 2009 yılından itibaren farklı tarihlerde farklı kişilere satışının gerçekleştirildiği, 2010 yılında bu satışlara ek olarak bir taşınmaz satışının daha bulunduğu dikkate alındığında elde edilen gelir yönünden olayda devamlılık koşulunun gerçekleştiği ve davacının ticari kazanç elde etme maksadıyla taşınmaz alım satımı faaliyetiyle iştigal ettiği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple davacı adına mükellefiyet tesis edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.<br>Bu halde, ticari faaliyet kapsamında yapılan bu satışlar nedeniyle elde edilen kazancın gelir vergisi ve katma değer vergisi matrahına esas alınacağı açık olduğundan olayda ticari kazanç bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yönünde verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.<br><br>Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.<br> … Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararı:<br>Mahkeme, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.<br><br>TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı ilgili dönem beyannamelerini vermediğinden dava konusu vergi türleri bakımından takdire sevk edildiği ve takdir komisyonu kararlarına istinaden dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatların hukuka uygun olarak yapıldığı, davacının gayimenkul alım-satımı faaliyeti ile devamlı olarak uğraştığı, bu sebeple elde ettiği gelirin ticari kazanç sayıldığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. <br><br>KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.<br><br>DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Davacının 6111 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında matrah artırımında bulunmuş olması durumunda aynı faaliyet nedeniyle başka bir tarhiyat yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece davacının matrah artırımına ilişkin dava dilekçesindeki iddiasının araştırılması ve bu araştırma neticesinde aynı faaliyet nedeniyle matrah artırımında bulunduğunun anlaşılması halinde bu artırımın dava konusu diğer vergi türleri ve mükellefiyet tesisi işlemi yönünden doğuracağı sonuçların değerlendirilmesi suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden temyize konu ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.<br><br><br>TÜRK MİLLETİ ADINA<br>Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:<br><br>İNCELEME VE GEREKÇE :<br> MADDİ OLAY : <br> Davacı tarafından 2005 yılında satın alınan arsanın 16/03/2016 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiği, değinilen sözleşme uyarınca edinilen bağımsız bölümlerden on iki adedinin 2009 yılında satışının gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Söz konusu taşınmaz satışlarının ticari faaliyet kapsamında gerçekleştirildiği ve elde edilen ticari kazancın kayıt ve beyan dışı bırakıldığından bahisle dava konusu mükellefiyet işlemi tesis edilmiş, dava konusu dönemler için vergi tarh edilmiş ve ceza kesilmiştir.<br> Davacı tarafından, dava dilekçesinde ilgili dönem için 6111 sayılı Kanun'dan faydalanarak matrah artırımında bulunulduğu belirtilmiş ve dilekçe ekine 6111 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca yapılan başvuru neticesinde düzenlenen (gelir vergisi matrah artırımına ilişkin) 30/04/2011 tarihli tahakkuk fişi eklenmiştir. <br> İLGİLİ MEVZUAT : <br> 25/02/2011 tarihli ve 27857 sayılı (mükerrer) Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un “Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artırımı” başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, "Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar, 2006 takvim yılı için % 30, 2007 takvim yılı için % 25, 2008 takvim yılı için % 20, 2009 takvim yılı için % 15 oranlarından az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz." kuralına yer verilmiştir.<br> Aynı Kanun'un "Matrah ve vergi artırımına ilişkin ortak hükümler" başlıklı 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde ise "Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve tahsil olunmaz." düzenlemesine yer verilmiştir. <br><br> HUKUKİ DEĞERLENDİRME : <br> 6111 sayılı Kanun'da belirlenen vergilendirme dönemleri için usulüne uygun olarak gelir vergisi yönünden matrah artırımı yapılması durumunda artırımda bulunulan yıl için gelir vergisi incelemesi ve bu yıla ilişkin olarak daha sonra başka bir tarhiyat yapılması kural olarak mümkün değildir.<br> Olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde ilgili dönem için 6111 sayılı Kanun'dan faydalanarak matrah artırımında bulunulduğu belirtilmiş ve dilekçe ekine 6111 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca yapılan başvuru neticesinde düzenlenen (gelir vergisi matrah artırımına ilişkin) 30/04/2011 tarihli tahakkuk fişi eklenmiştir. Dosyadaki bilgilerden davacının hangi faaliyetinden kaynaklanan mükellefiyeti kapsamında hangi gelir türüne ilişkin matrah artırımında bulunduğu anlaşılamamakla birlikte davalı idare tarafından davacının bu iddiasına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge de dosyaya sunulmamıştır.<br> Davacının aynı faaliyet nedeniyle 6111 sayılı Kanun kapsamında matrah artırımında bulunmuş olması durumunda buna ilişkin olarak başka bir tarhiyat yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece davacının anılan iddiasının araştırılması ve bu araştırma neticesinde aynı faaliyet nedeniyle matrah artırımında bulunduğunun anlaşılması halinde bu artırımın dava konusu diğer vergi türleri ve mükellefiyet tesisi işlemi yönünden doğuracağı sonuçlar da değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.<br><br>KARAR SONUCU :<br>Açıklanan nedenlerle;<br>1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,<br>2- …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,<br>3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,<br>2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/01/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. <br></font></p></body></html>

,VERGİ